Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Trablus İletişim Forumu’nda konuştu.
Cumhurbaşkanlığı İrtibat Lideri Fahrettin Altun, “Türkiye ve Libya, bölge üzerinde birilerinin hesaplarını bozmuş ve kendi çıkarları doğrultusunda oyununu oynamıştır. Ortak irade ve kararlılıkla iş birliği ve işbirliğine yönelik hiçbir girişime izin vermeyeceğiz.” ülkelerimiz arasında dayanışma, bölgemizde istikrar ve barış.” söz konusu.
Altun, Milli Birlik Hükümeti İrtibat ve Siyasi İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid Ammar Muhammed el-Lafi’nin davetlisi olarak Libya’nın başkenti Trablus’ta düzenlenen İletişim Forumu’na katıldı.
Açılışını Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe’nin yaptığı forumda konuşan Altun, dost ve kardeş bir ülke olan Libya’da bulunmaktan ve böyle bir foruma katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Katılımcılara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını ileten Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde Libya ve İslam dünyasına olan ilgilerini güçlendirmeye devam ettiklerini söyledi.
Günümüz küresel görünümünün her alanda belirsizlik ve istikrarsızlık gösterdiğine işaret eden Altun, herhangi bir noktada meydana gelen bir çatışma, savaş, kriz veya salgının doğrudan ve dolaylı sonuçlarıyla dünyanın en ücra köşelerini bile etkilediğini belirtti.
Bu etkilerin siyasi, diplomatik, ekonomik, sosyal ve insani boyutlarda ortaya çıktığını kaydeden Altun, günümüzde insanlığın her alanda istikrar ve öngörülebilirlik arayışı içinde olduğunu kaydetti.
Altun, “Elbette adalet yoksa, hakikat yoksa bu arayış karşılıksız kalacaktır. Karşılaşılan zorluklara kalıcı, etkili, planlı ve işlevsel çözümler üretmek mümkün olmayacaktır. Böyle bir dönemde biz de Türkiye olarak bölgesel krizler ve küresel çatışmalar karşısında gerçekçiyiz.Etik, insancıl ve samimi çözüm yaklaşımları ortaya koymaya çalışıyoruz.Bu doğrultuda tüm imkan ve imkanlarımızı kullanıyoruz.” dedi.
Türkiye’nin bu küresel belirsizlik çağında bir istikrar adası olarak öne çıkarken, uluslararası arenada da istikrar sağlayıcı bir güç olarak konumlandığını vurgulayan Prof. bölgesel ve küresel konulara analiz önerileri sunduklarını belirtti.
“Bölgemizde ve tüm dünyada barış ortamının oluşması için çalışıyoruz”
Rusya-Ukrayna savaşında başından beri krizin büyümesine engel olmaya çalıştıklarının altını çizen Altun, üçüncü ülkelerin akılsız adım ve söylemlerle yangını körüklemesine karşı çıktıklarının altını çizerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek cumhurbaşkanı olduğunu sözlerine ekledi. bu süreçte hem Rusya hem de Ukrayna cumhurbaşkanlarıyla görüşebilir. Bunun Türkiye ile kurduğu güvenin bir göstergesi olduğuna işaret eden Altun, bu güven sonucunda Türkiye’de Rusya ile Ukrayna’yı müzakere masasında buluşturmayı başardıklarını söyledi.
Altun, çatışan tarafların bir araya geldiği İstanbul sürecinin, iki ülke arasındaki barış görüşmeleri için en ideal zemin olma özelliğini halen koruduğunu belirtti.
Rusya ile Ukrayna arasındaki esir mübadelesinin yine Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde ve Türkiye’nin arabuluculuğunda gerçekleştiğini hatırlatan Altun, şöyle devam etti:
“Tabii sadece iki ülke arasındaki diplomatik kanalların işleyişiyle değil, tüm dünyayı etkileyen bu savaşın dolaylı sonuçlarının analiziyle de yakından ilgilendik. Savaş sırasında Ukrayna ve Rusya’dan yapılan tahıl sevkiyatları ve Cumhurbaşkanımızın iki ülke liderleri ile yakın temasları sonucunda imzalanan tahıl, Türkiye de tahıl koridorundaki tıkanıklıkların aşılmasına ve sürenin uzatılmasına yardımcı olmuştur. Çok şükür ülkemizin Avrupa’dan Afrika’ya küresel gıda krizini çözmeye yönelik samimi çabaları başarıya ulaşmış ve bu çabanın sonuçlarından tüm dünya yararlanmıştır.Artık istiyoruz.Ülkemiz istikrar sağlayıcı rolünü katkı sağlayarak sürdürmeye devam edecektir. bu savaşın neden olduğu güç krizinin analizine.
Görüldüğü gibi Türkiye olarak önceliği sadece kendi güvenlik ve esenliği olanların aksine, bölgemizde ve dünyada barış ortamının oluşması için çalışıyoruz. Elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın stratejik liderliği bu süreçte çok değerli fırsatlar sunuyor.”
Türkiye’nin bu yapıcı duruşunu artık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu Türkiye Yüzyılı vizyonuyla perçinlediklerini belirten Altun, “Türkiye Yüzyılını barış, inanç, istikrar yüzyılı yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz. ülkemiz, bölgemiz ve dünya için huzur ve sükûnet, olmaya da devam edeceğiz.” ” söz konusu.
“Çağdaş dönemin adaletsizliklerinin en önemli kaynağı Batı sömürge sistemidir”
Hem küresel Kovid-19 salgınının hem de Rusya-Ukrayna savaşının küresel belirsizlikleri derinleştirdiğini ve uluslararası sistemin eksikliklerini yeniden gün yüzüne çıkardığını belirten Altun, Türkiye’nin kaderinin değişmediği gerçeğini bir kez daha gösteren bu olaylar karşısında şunları kaydetti: insanlık yaygın, bazı ülkeler sadece kendilerini düşünüyor ya da gerçekçi olmayan yaklaşımlar sergiliyor. Sergilerinin sorunları daha da karmaşık hale getirdiğini söyledi.
Bugün gelinen noktanın prestijiyle Batı’nın kendisini merkezi ve ayrıcalıklı bir konuma yerleştirerek tasarladığı uluslararası sistemi bugün yaşanan sorunların kaynağı olarak gördüklerini belirten Altun, “Batı sömürge sistemi, modern dönemin adaletsizlikleri… Bu noktada Irak’tayız, Suriye’deyiz, Filistin’deki hatta Libya’daki sorunların istikrarsızlığının kaynağına baktığımızda Batı’nın hesaplarıyla karşılaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Altun sözlerini şöyle sürdürdü:
“Batı merkezli dünya görüşü üzerine kurulu küresel düzene karşı çıkan her ülke maalesef algı operasyonları ve dezenformasyon kampanyalarıyla susturulmaya çalışılıyor ya da terör örgütleri, siyasi ve toplumsal dalga dalgaları ile istenilen çizgiye çekilmeye çalışılıyor. Türkiye bu art niyetli hesaplarla, siyaset mühendisliği çabalarıyla baş etmeye çalışıyor, dezenformasyona en çok maruz kalan ülkelerden biri.Libya devleti ve halkı gibi Türkiye-Libya bağları da bu dezenformasyon kampanyalarından etkileniyor ve saldırılar çünkü Türkiye ve Libya birilerinin bölge ile ilgili hesaplarını bozmuş ve kendi çıkarları doğrultusunda asıl oyununu kurmuştur.Elhamdülillah Libyalı kardeşlerimize Batı gündemi olmayan Türkiye’nin niyetinin ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Attığı her adım samimi.Tarihsel, coğrafi, siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel bağlar. Bu ortak irade ve kararlılıkla ülkelerimizin iki ülke arasındaki iş birliği ve dayanışmayı, bölgemizde istikrar ve barışı amaçlayan hiçbir girişime izin vermeyeceğiz.”
Altun, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve halkı olarak Libya’nın ve Libyalıların yanında olmaya devam edeceklerini söyledi.
İslam dünyasıyla olan bağlara ve hukuka büyük hassasiyet gösterdiklerini belirten Altun, İslam ümmetinin güncel sorunlarının çözümüne katkı sağlamaya ve işbirliklerini güçlendirmeye devam edeceklerini ifade etti.
Altun, bu kapsamda diğer tüm alanlarda olduğu gibi bağlantı, medya ve bilişim alanlarında da ilişkileri geliştirmeyi ve ilerletmeyi hedeflediklerini belirterek, İslam Teşkilatı Enformasyon Bakanları Konferansı dönem başkanlığını devraldıklarını ifade etti. Suudi Arabistan’dan geçtiğimiz Ekim ayında işbirliği ve bilgi, medya ve iletişim alanında büyük bir sorumluluk üstlendiklerini ifade etti. Ortak çalışmayı derinleştirecek ve geliştirecek bir yaklaşım içinde olacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, İslam İşbirliği Teşkilatı Enformasyon Bakanları Konferansı’nda kabul edilen İstanbul Deklarasyonu ile dezenformasyon ve İslamofobi ile mücadelede oldukça kritik kararlar aldıklarına işaret ederek, “Filistin davasına olan bağlılığımızı İstanbul Deklarasyonu ile teyit ettik. dezenformasyonla nasıl başa çıkılacağının yanı sıra Filistin davasına olan bağlılığımızın altını bir kez daha çiziyorum.” söz konusu.
“Dijital terörizme ve dijital emperyalizme karşı ortak çaba göstermeliyiz”
Bugün bireysel haklar, toplumsal barış, ulusal güvenlik, bölgesel ve küresel barışı hedefleyen hibrit ve karmaşık yeni nesil tehditlerle karşı karşıya olduğumuzu anlatan Altun, gerçeklerin perde arkasına itilmeye çalışıldığı bu dönemin “Post Truth” olarak adlandırıldığını kaydetti. “.
Böyle bir çağda yaşadığımız değerli bir sınavın iletişim teknolojilerinin kötü amaçlarla kullanılmasından kaynaklandığına işaret eden Altun, dijitalleşmenin ve yeni teknolojilerin sunduğu fırsatların dezenformasyon, karalama kampanyası, nüfuz operasyonu gibi yıkıcı faaliyetlerin sonucu olduğunu söyledi. , nefret söylemi, terör propagandası veya dijital zorbalık. Bunu amacı için kullandığını, hatta birisinin kasıtlı olarak bir hakikat krizine neden olduğunu söyledi.
Bu hakikat krizinin siyasetten topluma, kültürden iş dünyasına kadar geniş bir yelpazeye yayıldığına işaret eden Altun, şunları kaydetti:
“Günümüzde gerçeklerin en çok zarar gördüğü mecralar olarak sosyal medya platformları karşımıza çıkıyor. Kendilerini pazarladıkları kadar liberal ve tarafsız olmayan bu platformlar, dijital faşizmden dijital teröre kadar pek çok kötü niyetli faaliyetin yuvası ve ortamı haline geldi. Son günlerde ‘Twitter ifşaları’ Ortaya çıkan belgeler, bu platformun içerik silme, engelleme, bilinmeyen sansür veya hesap kapatma gibi kararlarda ne kadar keyfi ve ne kadar ideolojik olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Sözde ifade özgürlüğünde devrim yarattığını iddia eden Twitter’ın içerik politikalarının, şirket yönetimine veya çıkarlarına ters düşenlere karşı silah olarak kullanıldığına şahit olduk.
Aynı şekilde Twitter’ın örneğin Pentagon’un çevrimiçi psikolojik kampanyasına nasıl yardımcı olduğu da bu son süreçte ortaya çıktı. Burada bir çark var ve şöyle çalışıyor. ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), birkaç yıldır Twitter’da ‘belirli mesajları yaymak için kullandıkları’ Arapça hesap listeleri yayınlıyor. Twitter yetkilileri, CENTCOM’un şikayetlere karşı koruma sağlayan aynı gün içerisinde bildirdiği hesapları beyaz listeye almakta ve onaylanmış hesaplar gibi ele almaktadır. Bu hesaplar sık sık Amerika’nın askeri öncelikleri ve çıkarları çerçevesinde İran’dan Yemen’e, Afganistan’dan Irak ve Suriye’ye kadar birçok ülke aleyhine tweet atmaktadır. Bunu tarafsız bir platformda yapıyorlar. Twitter’ın yanı sıra ABD askerlerinin gizli propaganda ağı Facebook başta olmak üzere birçok uygulamada ortaya çıktı. Bu noktada şu soruyu sormanın uygun olacağını düşünüyorum. Amerikan ordusunun manevi nüfuz operasyonlarına izin verdiği ve alan açtığı belgelerle ortaya çıkan sosyal medya platformlarının tarafsızlığından ve bağımsızlığından hâlâ bahsedebilir miyiz? Twitter’ın ülkelerin iç siyasetine doğrudan müdahil olduğunu, millet iradesini hiçe sayan siyaset mühendisliği yapabildiğini bir kez daha görmüş olduk. Türkiye aleyhine örneğin terör propagandası yapan hesaplara karşı herhangi bir adım atmayan Twitter’ın bu uygulamaları, çifte standardın ötesinde sistemli bir dezenformasyon olup, ideolojik bir yönelimle hareket ettiğinin açık ve net kanıtıdır. Bu keyfiliğin ve kural tanımazlığın bireyler, toplumlar ve ülkeler için ciddi tehditler oluşturduğu açıktır. Bütün bunların tarafsızlık kisvesi altında yapıldığı bir gerçektir. En fazla buna dijital faşizm, dijital terörizm denir.”
Altun, ülkeleri ve vatandaşları fiili terör saldırılarından korumak gerektiği kadar sistematik algı operasyonlarından, dezenformasyondan, dijital terörizmden ve dijital faşizmden de korumak gerektiğini ve bu dijital emperyalizme karşı ortak mücadele verilmesi gerektiğini belirtti.
“Ülkemiz, bölgemiz ve insanlık için doğruları savunmaya ve söylemeye devam edeceğiz”
Türkiye olarak karşılaştıkları tehditlerin jenerik, siyasi, diplomatik veya askeri boyutunun yanı sıra bağlantı cephesinde de büyük çaba sarf ettiklerini vurgulayan Altun, Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanlığı olarak Türkiye’nin iletişimini ortak bir anlayış içinde yürüttüklerini kaydetti. bütünleşik, çok yönlü ve sürdürülebilir kurumsal yapı.
Cumhurbaşkanlığı çalışmaları ve Türk İletişim Modeli hakkında bilgi veren Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” sloganıyla öncülük ettiği hakikat çabasını irtibat boyutunda da sürdürdüklerini belirtti.
Türkiye’ye yönelik birçok dezenformasyon kampanyasını etkisiz hale getirmeyi başardıklarını anlatan Altun, şunları kaydetti:
“Türkiye Bağlantı Modelimizi, bu alanda geliştirdiğimiz kapasite ve deneyimi dostlarımızla paylaşmaya hazırız. Türkiye’de çok daha güçlü ve sağlam bir uluslararası toplum inşa etmek adına dost ve kardeş ülkelerle işbirliğine açığız. Uluslararası arenada krizler ve belirsizlikler karşısında.Her zaman doğruların kazanacağına, dünyayı doğruların kurtaracağına inanıyoruz.Doğru mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.Cumhurbaşkanımız Türkiye İrtibat Modeli’nin bir ürün olduğunu belirtiyor. insanların bilgi alma hakkını önceleyen, hakikat odaklı yeni bir iletişim anlayışı arayışının temel amacını, “hakikat çemberi içinde demokrasiden ve uluslararası hukuktan güç alan bir iletişim anlayışını hem savunmak hem de yerleştirmek” olarak açıklıyor. Bu doğrultuda ülkemiz, bölgemiz ve insanlık için doğruları savunmaya ve doğruları söylemeye devam edeceğiz. Gerçeğin hakim olduğu bir bağ.” Çevrenin inşasına katkı sağlamaya devam edeceğiz.”
İletişim Önderi Altun, konuşmasının ardından Libya Başbakanı Dibeybe ile forum kapsamında düzenlenen sanat standını gezdi.